16 Mart 2015

Merkez Bankası’nın faiz kararına Erdoğan neden tepki vermez?

7 Haziran seçim sonuçları Erdoğan için hayati önemde...

Hükümetin 2015 yılı GSYH hedefi, kişi başına düşen gelir hedefi ve siyasi risk daha da büyürse, ki öyle görünüyor, petrol fiyatlarında beklenen yeni bir düşüş dalgasına rağmen enflasyon hedefi tutmayacak.

Dolaylı sebep kur artışı, doğrudan sebep faiz.

Büyüme ve işsizlik oranı hedefi de tehlikede, ama onların nedenleri farklı.

Faiz meselesinin biri içsel, diğeri dışsal iki boyutu var. İlki malum, “Merkez Bankası’nı faiz indirimine icbar eden siyasi baskı”. İkincisi ise “Fed’i faiz artırımına zorlayan data baskısı”. İkisi de aynı şeye, yani hükümetin 2015 yılı hedeflerinin tutmamasına hizmet ediyor.

2015’te 850 milyar dolar GSYH hedefimiz var. Bu hesap, 2015 yılında ortalama Dolar/TL kurunun 2.29 TL’de kalacağı varsayımına dayanıyor. Yılın geri kalan kısmında kurun ortalamada 2.29’un altında kalacak şekilde inmesi mümkün değil. Velev ki Merkez Bankası en az 3 puan faiz artırmasın! Ya da yüzde 5’in üzerinde bir büyüme ve yüzde 5’in altında bir cari açık için sihirli bir formül bulunsun.

Reel sektörün döviz açığı ve ülkenin kısa vadeli finansman sorunu en zayıf noktamız.

“Çıkış kapısı”na ani bir hücum beklentisi, parası ve döviz borcu olan herkesin ortak kaygısı.

Fed faiz artıramaya başlamadan hemen önce kimse elinde TL enstrümanla içeride kalmak istemiyor. O nedenle herkesin gözü çıkış kapısında.

Ekonomi yönetimi “dayak yememe” saikini doğru idare etmek ve yönlendirmek zorunda. Ancak maalesef ne siyasi, ne de bürokratik kadroda “zorlu yol ve hava koşullarında direksiyon hakimiyetine” dair bir tecrübe yok! Olsa da 7 Haziran seçimlerinde AKP’nin başarısına kilitlenmiş olan “bağımsız” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tutumuna takılacağı kaygısı var.

Artık herkes şunu biliyor ki, Türkiye için siyasi risk çok önemli hale geldi. Erdoğan’ın hükümet ve devlet kurumları üzerindeki vesayeti ülkeye zarar verici boyutlara ulaştı. Pek duracağa da benzemiyor. Henüz sonuçlarını görmedik ama, AKP’de üç dönem kuralının pratikte bir karşılığı olacak. Halen “atanmış” bir Başbakanımız var. 7 Haziran sonrasında yine iktidarda AKP olursa Başbakan Ahmet Davutoğlu beni de halk seçti diyecektir.

Bir başka risk, çözüldüğü varsayılan “Kürt Sorunu”.

Öyle anlaşılıyor ki HDP barajı aşsa da aşmasa da Kürt Sonunu çözülmemiş halde gündemde kalmaya devam edecek. Dün Balıkesir’de yaptığı konuşmada Erdoğan şunu söylemiş: “Kardeşim ne Kürt sorunu ya. Artık böyle bir şey yok.”

Açıkçası tek başına iktidar olmakla siyasi istikrar arasındaki ilişkinin iyice koptuğu bir dönemdeyiz.

AB çıpası çoktan kayboldu!

Medeniyetler İttifakı Projesi’nin rafa kaldırılması, bizimle bir şekilde bağlantısı olduğu yazılagelen IŞİD meselesi, ABD’den Esad’a verilen açık destek, kaya petrolü ve gazı devrimi nedeniyle ABD’nin coğrafi odağının Orta Doğu’dan Uzak Doğu’ya kayması, Türkiye’nin İslam ülkelerine rol model olma işlevini yitirmesi vb nedenlerle; uzunca bir süredir ekmeğini yediğimiz “stratejik konum, coğrafi önem” söylemi de “para etmez” oldu.

Yazımızın başlığına dönelim: Yarın Merkez Bankası toplantısı var. Faiz indirimi olmayacak diyenler çoğunlukta, olursa da en fazla 0,25 puan olur deniliyor.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası Erdem Başçı’nın Erdoğan’ı faiz kararlarına karşı tepki vermemeye ikna ettiği anlaşılıyor. Bize göre bunun iki nedeni var: 1) Ertesi gün, yani 18 Mart günü Fed toplantısı var. Bu toplantıdan Haziran ayında faiz artırımının önünü açacak bir söylem değişikliği bekleniyor. Olası bir söylem değişikliğini 7 Haziran seçimleri öncesinde yeni fiyatlamalara yol açacak bir gelişme (kapıya hücum riski) olarak okumak lazım. 2) 20 Mart Cuma günü Fitch, 10 Nisan günü bize yatırım yapılabilir notu vermiş olan ikinci derecelendirme kuruluşu olan Moody’s ve 8 Mayıs günü S&P gözden geçirme kararlarını açıklayacaklar.

Öyle sanıyoruz ki ekonomi brifingi sonrasında Erdoğan; 17 Mart günü faiz indirmedi ya da sadece 0.25 puan faiz indirdi diye Erdem Başçı ve ekibini istifaya zorlayacak siyasi bir çıkışın, Haziran ayında faiz artışının önünü açacak bir Fed kararıyla birlikte, Fitch için olmasa da Moody’s için bir not indirimine ortam yaratabileceği konusunda ikna oldu. O nedenle  faiz indirmese dahi Merkez Bankası hakkında Erdoğan’dan eskisi gibi ürkütücü tepkiler beklememek gerek.

Malum 7 Haziran seçim sonuçları Erdoğan için hayati önemde.

Yazarın Diğer Yazıları

2015 ve T24’e veda yazısı

2016; insanlığa, ülkemize, T24 okuruna, yazarına, çalışanına ve T24’e şans getirsin

ABD 14 yıldır terörle savaşıyor, sonuç: Terör saldırıları yüzde 6 bin 500 arttı!

“ABD işgalinden önce Irak’ta hiç intihar saldırısı olması ama, 2003 yılından bu yana 1892 intihar saldırısı oldu"

Rusya, Batı’nın yaptırımlarına daha ne kadar dayanabilecek?

Gazprom biterse Putin biter. Sonra sıra Çin’e gelir. Çin karışırsa dünyayı dolarsızlaştırma ittifakı, yani BRICS tamamen biter